30 Nisan 2015 Perşembe

Hüseyin Sermet Resitali/ Hüseyin Sermet Recital

Bu hafta, 4 konserden oluşan "Hüseyin Sermet Resitalleri" serisinin üçüncüsünü 27 Nisan pazartesi günü izleme fırsatı buldum. Kadıköy Süreyya Operası'nda gerçekleşen resitalin repertuarında Chopin ve Liszt'in eserleri bulunuyordu. Bir önce yazdığım yazıda resitalden ufak çapta bahsetmiştim, zaten o yazıyı yazdığım sıralarda da biletimi alıyordum. Zira çocukluğumda en sevdiğim besteci olan Franz Liszt ve şuan en sevdiğim besteci olan Frédéric Chopin'in eserlerini bir arada, Hüseyin Sermet'den dinlemek her zaman mümkün olmazdı.
-------------------
This week on Monday 27th , I had the chance to attend to third concert of  recital series called "Hüseyin Sermet Recitals" which consist of 4 concerts. Event venue was Sureyya Opera House in Kadıköy, and repertoire of the concert consisted of pieces from Chopin and Liszt. In previous blog post that I've written, I briefly mentioned this event. I booked my tickets while I was writing that post because I knew that listening the pieces of my former favorite composer Franz Liszt and present favorite composer Frédéric Chopin from Huseyin Sermet is not an everyday opportunity.
-------------------
Resital Chopin'in en sevdiğim baladı olan Balad No.1 Sol minör "Polonya Baladı" ile başladı. Yaşadığım duygu yoğunluğunun gerçekten tarifi yoktu. Defalarca dinlemekten her teması hafızama işlenmiş olan bu parçayı dinlerken, gitgide sona yaklaştığımızı farkına varıp, bitmemesini dilediğimi hatırlıyorum. Hüseyin Sermet'in yorumundaki nüans farklılıkları da, benim gibi parçayı defalarca dijital kaynaklardan dinlemiş biri için güzel bir etki oluşturdu. Daha sonra sırasıyla Balad No.2 Fa majör "La gracieuse", Balad No.3 La bemol majör ve Balad No 4. Fa minör baladları birbirini izledi. Özellikle 3 ve 4 numaralı baladları dinlemek bana oldukça keyif verdi.
-------------------
Recital began with my favorite ballad of Chopin which is Ballad No.1 in G minor "Polish Ballade". There is no possible way to describe the intensity of emotion that I felt. I remember myself wishing for this piece to never end. I knew every theme of it because of listening to it repeatedly and I knew it was getting closer to the end every second. As for Hüseyin Sermet's performance, as someone who listened this piece from digital sources many times, I can say that I enjoyed his nuance differences. After first performance, Ballad No. 2 in F major "La gracieuse", Ballad No. 3 in A-flat major and Balld No.4 in F minor followed each other until the interval. I have to say especially ballads number 3 and 4 was a pleasure to listen.
-------------------
Baladların bitmesiyle verilen aranın ardından, Liszt eserlerinin oluşturduğu, resitalin ikinci bölümü başladı. Bu bölüm Liszt'in 5 eserlik si minör piyano sonatını içeriyordu. 30 dakika civarı durmaksızın çalmaya devam eden Hüseyin Sermet ne kadar alkışlansa az idi. Kişisel olarak, Liszt eserlerinden, Chopin'den aldığım zevki alamıyor olsam da, performans harikaydı.
-------------------
After the break, second part of the recital consisting pieces of Liszt began. This part included Liszt's 5 sectioned piano sonata in B minor. I want to say that no amount of applause was enough for Hüseyin Sermet's 30 minutes non-stop performance. Personally, I don't enjoy Liszt pieces as much as I enjoy Chopin, but the performance was definitely amazing.
-------------------
Konser programındaki eserlerin sonuna gelinmesiyle birlikte defalarca ayakta alkışlanan Hüseyin Sermet, hoş bir jestte bulunarak dinleyicilere son bir parça daha yorumladı. Açıkçası bestecisini hiç tanımadığım, adını hiç bilmediğim bir eserdi: Valensiya'dan Vicente Asencio'nun Albada adlı eseri. Konseri kapatmak için çok uygun, sakin, keyifli bir eserdi. Gecenin sonunda, konserleri daha sık takip etmeyi kendime bir dipnot olarak düşerek Kadıköy Süreyya Operası'ndan ayrıldım. Çok güzel bir gece, çok güzel bir dinletiydi.
-------------------
After all the pieces in recital programme were completed, Hüseyin Sermet whom standing applaused by the audience made a gesture and played one last piano piece. To be honest, it was a piece that I've never heard of its name or composer: Vicente Asencio from Valencia, Albada. It was a very suitable piece for finalizing the concert, very calm and pleasant. At the end of the night, I left Sureyya Opera House with an anecdote of following these events more often. It was a great night and a great recital.


6 Ocak 2015 Salı

Chopin Üzerine Sohbet/ Random Conversation on Chopin

Klasik müziğe karşı biraz bile ilgisi olan herkesin, dinlemekten en çok keyif aldığı bir besteci mutlaka vardır. Herkesin olduğu gibi benim de var ve başlıktan tahmin edebileceğiniz gibi bu besteci Frédéric Chopin. Bu yazıda uzun uzun yaşam hikayesinden, George Sand ile olan birlikteliğinden, başarılarından ve zamansız erken ölümünden bahsetmeyeceğim, zaten ilgilenenler bu bilgilere artık çok rahatlıkla ulaşabilir durumdalar. Fakat yazının sonunda 1/2 keyifli okuma önerisinde bulunacağım. Yazımda tamamen Chopin dinlerken hissettiklerim, Chopin çalarken hissettiklerim, dinlemekten en keyif aldığım bestelerinden bahsedeceğim. Yani oldukça subjektif, bilgilendirme kaygısı taşımayan ama yazıyı okumayı bitirdiğinizde, ya da okuma sırasında bir kaç Chopin bestesi dinleme isteği uyandırmak istediğim bir paylaşım olacak. O zaman başlayalım ..
-------------------
Everybody who has even the slightests interest on classical music definitely has at least one favorite composer to listen. Like everybody, I have one too and as you may guess from the title, this composer is Frédéric Chopin. In this post, I will not be talking about his life, his relationship with George Sand, his success and his very early death. You may already find these information very easily from various sources. However I will recommend 1/2 reading materials at the end. This post will be about how I feel when I listen to Chopin, how I feel when I play a Chopin piece and the pieces that I like to listen the most, so you can say that it will be a pretty subjective post which has no intentions to be informative. Only aim that this post may have is to make you want to listen Chopin during or after reading. Lets start ..



(Yazıyı okurken bir yandan dinlemek isteyenlere, videonun altında hangi zaman aralığında hangi nocturne'ün çaldığı da yazılı/ For those who want to listen while reading, you can find which nocturne is played in what time in description box of the video.)
-------------------
Chopin besteleri için söyleyebileceğim en net şey benim ruhumu besledikleri. Nocturne'leri yaşayabileceğiniz en huzurlu duygu yoğunluğunu oluştururlar. Huzurlu dediysem mutluluk ve neşe dolu bir huzurdan bahsetmiyorum aslında tam olarak. Öyle bir huzur ki bu, minör tonların vermiş olduğu hüznü bile hissederken stresli hissetmezsiniz kendinizi, üzüntü yaşamazsınız. Hüzünle huzur birbirlerine sarılırlar içinizde. Aynı anda birbirinden farklı ve bir sürü duyguyu içinizde öyle bir sindirirsiniz ki dinlediğinizde, çok fazladır .. Ama yorulmazsınız, o kadar duyguyu aynı anda hissetmek çok fazla olsa da, sakinlik kaplar benliğinizi ve bırakırsınız kendinizi. Beste, size yaşanan hayal kırıklıklarını, içte kopan fırtınaları ve çaresizliği anlatırken birden bir umut süzülmeye başlar küçücük bir boşluktan içeriye dolan ışık sızıntısı gibi. Büyür o umut, çok güçlü hissettirir size kendinizi, her şey mümkündür o an derken hem bir anda ama nasıl oluyorsa aynı anda da usul usul bir şekilde tekrar sizi soktuğu mutlu dünyadan gerçekliğe çeker ve tekrar tanıştırır o hüzünle ve sakin sakin çekilir bir köşeye ve uzaklaşır. İşte ben özellikle Nocturne'leri dinlerken hep bu duygu geçişlerini yaşıyorum ve bu kadar duyguyu aynı anda hissettiğim için ruhumun beslendiğini ve rahatladığımı düşünüyorum. Favorim olan Nocturne'leri Si-bemol minör Op. 9 No. 1, Mi-bemol majör Op. 9 No. 2, Do minör Op. 48 No.1, Fa minör Op. 55 No. 1, Mi minör Op posth. 72 No.1 ve Do-diyez minör Op posth olarak sayabilirim. Bunların yanında Piyanist filminde eminim sizin de tüylerinizi diken diken etmiş o meşhur sahnede çalan Ballade No. 1 Sol minör ve Fantasie Impromptu eserleri de çok sevdiğim bestelerinden diğer ikisi.
-------------------
The most certain thing I can say about compositions of Chopin is that they feed my soul. Especially Nocturnes, they just create the most intense but peaceful emotion. I don't exactly mean happiness or joy when I say peaceful. It is such a peace that you don't feel stressed or sad even if you experience sadness caused by the minor tonality. It is like as if peace and sadness become one. You embrace so many and major emotions at the same time that you know that it is too much .. But you don't get tired, even if it is too much, tranquility fills you up and you let yourself go. Melody tells you about the disappointments, emotional storms inside you and despair but all of a sudden, hope begins to appear like a ray of light peeking over a tiny hole. That hope grows and makes you feel very strong, as if everything is possible but then both slowly and suddenly at the same time, melody pulls you from the joyful world into the reality and both peace and sadness meet again to disappear. These are the mood swings that I experience everytime I listen especially Chopin's nocturnes and because of experiencing this many emotions at the same time, I feel like my soul is fed. My favorite nocturnes are B-flat minor Op. 9 No. 1, E-flat major Op. 9 No. 2, C minor Op. 48 No. 1, F minor Op. 55 No. 1, E minor Op posth. 72 No. 1 and C-sharp minor Op posth. In addition, Ballade in G minor (In Pianist movie, I'm sure you also had goose bumps while you were watching that scene) and Fantasie Impromptu are two of my favorites from many favorite pieces of Chopin's.


Chopin çalmak ise çok ayrı bir keyif gerçekten. Dinlemekten bu kadar keyif aldığım ve en sevdiğim besteci olmasından da kaynaklanıyor olabilir bu tabii ki ama, çalarken de dinlerken olduğu kadar olmasa da oldukça fazla bir duygu yoğunluğu yaşıyorum. Dinlerken hissettiğimle aynı boyutta olmamasının sebebi ise hata yapmamaya ve çalmaya konsantre olmanın verdiği kontrol hissi. Sanırım bu da profesyonel bir piyanist olmadığımdan kaynaklanıyor olsa gerek, yeterince zaman ayırıp çalışamadığım için "çalarken kendini kaptır, kontrolünü kaybet" noktasına gelemiyorum ama olsun, elimden geldiğince çevreme de kendi yaşadığım hisleri biraz olsun hissettirebiliyorsam ne mutlu bana. Umarım keyifle okumuşsunuzdur ve içinizde Chopin dinleme isteği uyandırabilmişimdir :)
-------------------
Playing Chopin definitely gives me a different pleasure. Maybe it is because I enjoy listening to it very much or I know that I am playing a piece from my favorite composer. However, I don't experience those emotions as intense when I play and I think it is caused of my instinct of being in control since I concentrate on playing the piece. In this case, me not being a professional pianist and failing at making enough time to practice plays a big role I think cause I don't have the luxury to get carried away, I know that I will make mistakes if I do so. Anyway, if I can make anyone feel the same way as I do when I perform, that means a lot to me. I hope you enjoyed reading and this post made you want to listen to Chopin immediately :)

Öneriler/ Recommendations:

1) Notes sur Chopin - André Gide: Türkçe'ye "Chopin Üzerine Notlar" olarak çevrilmiş olan André Gide tarafından yazılmış bir kitap. Türkçe'ye uyarlanmış versiyonunda, Chopin yorumlarıyla büyük başarılar kazanmış olan İdil Biret'in önsözü de yer almakta. Chopin müziğiyle ilgiliyseniz okumaktan zevk alabilirsiniz, bazı yerlerde teknik olabilse de./ Translated in English as "Notes on Chopin", written by André Gide. If you are interested in Chopin's music, I think you will enjoy reading, although in some parts it can be a little technical.



2) Bunu önermek için biraz geç kalmış olabilirim ama eminim hala bir şekilde bulunabilir arandığı zaman. Andante dergisinin Kasım 2014 sayısıyla gelen bir ek. Polonya'dan Ses Manzaraları: Chopin'den Günümüze Akımlar ve Besteciler. Bu ekte Chopin ile ilgili daha kişisel bilgiler bulabilirsiniz, okuması oldukça keyifli yazılardı. Dergiyi sipariş edebileceğiniz linki aşağıda paylaşacağım:


Bu arada aşağıda paylaşacağım linkte Hüseyin Sermet tarafından 27 Nisan'da verilecek olan konserde programda Chopin ve Liszt yer almakta. Etkinlik ile ilgili bilgi almak isteyenlere:


1 Ocak 2015 Perşembe

Fındıkkıran Bale Gösterisi/ The Nutcracker

2015'in ilk yazısına başlamadan önce herkesin yeni yılını kutlamak istiyorum. Umarım bu yıl bütün dileklerinizin gerçekleştiği, mutluluk dolu bir yıl olur sizin için diyerek yavaş yavaş konuya giriyorum :) Fındıkkıran Balesi için en sevdiğim bale gösterisi desem hiç abartmamış olurum sanırım. İzlediğinizde gerçekten sizi bambaşka hayallere taşıyan bir gösteri.
-------------------
Before starting on the first post of 2015, I would like to wish everyone a happy new year. I hope this year will be the year which all your dreams come true and will be a year full of happiness :) With that being said, I want to get into the subject. I seriously wouldn't think that I am exaggerating when I say that nutcracker is my favorite ballet by far. It is definitely a show that carries you through so many dreams.

Ben bu gösteriyi geçen sene 16 Ocak tarihinde izleme fırsatı buldum ki gösteri konusu, dekoru, kısacası tüm kurgusu ile aslında tam bir kış oyunu. Hatta özellikle de noel zamanı için harika diyebilirim. Sahnenin tam ortasında tüm görkemiyle beliren devasa noel ağacı hala gözümün önünde..
-------------------
I found the opportunity to watch this show on 16th of January last year which is quite nice because this is a wintery type of ballet for sure. Especially for christmas time, I can still picture that giant christmas tree appearing in the middle of the stage, such a beautiful moment..
-------------------
Kraliyet Opera Evi'nde izlemiş olduğum bu gösterinin yapımı hakkında söylenebilecek pek fazla şey yok sanırım. Görsel bir şölen yaratılması gereken bu balenin hak ettiği tüm imkanlar kullanılmış ve emekler belli ki verilmişti. Özellikle de birbirinden farklı bir sürü tema içeren bu bale, dekor ve kostüm anlamında oldukça fazla emek gerektiriyor ve her tema için tek kelimeyle söylenebilecek şey: muhteşem! Kesinlikle her sahne için özenilmiş ve en ince ayrıntısına kadar her şey düşünülmüş. Diğer bir bahsetmek istediğim konu tabii ki besteler. Fındıkkıran Balesi'nin, Tchaikovsky'nin en meşhur eserlerinden biri olduğu söylenebilir. Öyle ki balenin tamamını izlememiş de olsanız, eminim ki kulağınızın aşina olduğu "Ben bu ezgiyi bir yerden hatırlıyorum.." hissini yakalayacağınız kesin. Bütün temalardan tek tek bahsetmeyeceğim ama her bestenin, ait olduğu temayı harika bir şekilde yansıttığı kuşkusuz. İşte bu yüzden aslında Fındıkkıran için şunu söyleyebilirim: Arkadaşlarınız, aileniz .. bale ile arası çok iyi olmayan ya da henüz baleyle tanışmamış tanıdıklarınız için kesinlikle en mükemmel "baleyle tanışma" eseri. Görsel, işitsel ve kurgusal olarak kişiyi en iyi içine çekebilecek eserlerden biri olduğuna inanıyorum Fındıkkıran Balesi'nin.
-------------------
I don't think there is much to say about the production of this ballet which I attended in Royal Opera House. Apparently all the efforts were spent and opportunities were used in order to create a visual feast which this ballet deserves. Especially if all the different themes are considered, it is clear that in terms of decor and costumes requirements are really high, and if I can just say one word about this whole thing, it would be "Fantastic!". Every detail of every scene was thought deeply. Another subject that I'd like to talk is of course compositions. It can be said that Nutcracker is one of the most famous ballets of Tchaikovsky. It is so famous that I can guarantee you that even if you are a person who never watch the entire show, you'll get the feeling of familiarity and say "I know this tune from somewhere.." I am not going to go through all of the themes. However I can surely say that every composition represents its theme perfectly. That is why I think this is the perfect show for those who are not the biggest ballet fans or for those who have never experienced ballet before. It is the perfect "Meeting with ballet" show in my opinion because I believe, with its visual, audial and fictional aspects, it is a masterpeice which can pull anyone in.


İzlediğim gösteriye dair özel olarak söyleyebileceğim ise Clara ve Sugar Plum Fairy karakterlerini canlandıran balerinlerin performanslarının ne kadar iyi olduğunu hatırladığım ve bu bale gösterisini izlediğim için ne kadar mutlu hissettiğim. Tekrar izleme şansım olsa gözüm kapalı tekrar izlerim diyebilirim. Bu yüzden sizlere de görmeniz için kesinlikle öneriyorum :)
-------------------
As for the things I can specifically say for the show that I've seen, I can say that I remember how successful the ballerinas which were dancing as Clara and Sugar Plum Fairy. Also I want to say that I was feeling extremely happy after the show because of being able to watch such a production. I can say with my eyes closed that I would watch it again if I could, so I definitely recommend you to see the show too :)